SEREBRAL PALSİ
“Serebral Palsi” farklı nedenlerle beyin hasarı sonrası oluşan ve vücutta değişik ağırlıkta nörolojik etkilenmeye sebep olan bir hastalıktır. Hastalık anne karnında, doğum esnasında ya da doğum sonası dönemde beyne giden oksijen ve kanlanmanın azalması ya da geçici olarak durması ile ortaya çıkar. Beynin zarar gören hücreleri fonksiyon yapamaz, vücutta bu hücrelerin komuta ettiği vücut fonksiyonları etkilenir.
Oluşan beyin hasarı sonrası genellikle kol ve bacaklarda hareket kaybı, hareket koordinasyonunda bozulma ve denge kusurlarına ek olarak görme, işitme kusurları da yaşanabilir. Hastalarda zeka problemi gelişebilir.
Beyindeki hasar ilerleyici değildir. Kol ve bacaklardaki kasların dengesiz kasılması sebebi ile hastalık tablosu ilerler.
TANI
Hastalığın ilk bulgusu Kaba motor gelişme zamanlarındaki gecikmedir. Normal gelişim sürecinde bebeğin 2-4 ayda baş kontrolünü, 4-8 ayda desteksiz oturmayı, 12-18 ayda yürümeyi başarması beklenir. Bu gelişim basamaklarının gecikmesi serebral palsi açısından şüphe oluşturur.
Zamanla kas kuvveti ve kontrolündeki dengesizliğe bağlı olarak hastalık belirgin hale gelir. Bu sürecin hızını ve hastalığın ağırlığını beyindeki hasar miktarı belirler.
TANI ÇOCUK NÖROLOJİSİ UZMANI TARAFINDAN KESİNLEŞTİRİLİR
TEDAVİ
Beyindeki hasarlanmayı tedavi etmek mümkün değildir.
Hastalığın tedavi stratejisi serebral palsinin kısıtlayıcı etkilerinin önlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik planlanmalıdır. Hastalığın ağırlık derecesine göre her bireyin tedavi ihtiyacı farklılıklar gösterir.
Tanı konduğu anda hasta Fizik Tedavi ve Takip sürecine alınır. Fizyoterapi aile tarafından benimsenerek hayat tarzı haline getirilmelidir.
Hasta Fizik Tedavi Uzmanı ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı koordinatörlüğünde MULTİDİSİPLİNER bir ekip tarafından takip edilmelidir. Çocuk Hastalıkları Uzmanı, Çocuk Ortopedisi uzmanı, Göz, KBB ve Çocuk Nöroşirürjisi uzmanı ile Pedagog ekipte yer alır.
Fizyoterapist hasta ile en çok temas kuran ekip üyesidir.
Fizyoterapi, Aile ve Serebral palsili birey birlikte planlama yapmalıdır. Hastanın pasif germe ile eklem hareket açıklıkları korunurken aktif kas kuvvetlendirmesi de uygulanmalıdır. Bu program sadece fizik tedavi ünitesinde uygulanırsa başarısızlık ihtimali çok artar. Hasta ve Hasta ailesi ilk günden eğitime dahil edilmelidir. Ayrıca hastanın evi de fizik tedavi progamına paralel olarak düzenlenmelidir. Elde edilen eklem hareket açıklıklarının korunması için ortez düzenlemesi yapılmalıdır.
ORTOPEDİK CERRAHİ GİRİŞİMLER
Fizyoterapi programının başarısı uzun vadeli süreçte hastanın engelliliğinin önlenmesinde en önemli faktördür. Ancak hastalığın ağırlığına bağlı olarak fizyoterapi yetersiz kalabilir. Fizyoterapinin yetersiz kaldığı durumlarda ortopedik cerrahi yöntemler ile tedavi planı genişletilir.
Ortopedik cerrahi:
Cerrahi girişim için en iyi zaman 6-7 yaş sonrasıdır. 4 yaşından önce kalça problemi dışında cerrahi işlemlerden kaçınılmalıdır.
BOTOX sinir kas bileşkesine etki eden geçici süreli olarak kasta gevşemeye sebep olan tedavi yöntemidir. Kastaki spastisiteyi (aşırı kasılma durumu) yaklaşık 6 ay süre ile azaltır. Kas gevşemesini takiben eklem hareketindeki kısıtlanma egzersiz ile geri kazanılır. Gerekli durumlarda BOTOX enjeksiyonu tekrarlanır. BOTOX enjeksiyonu tercihen anestezi desteğinde ameliyethanede yapılmalıdır. Ultrason eşliğinde yapılan enjeksiyonlar başarı oranını arttırır.
Yumuşak doku cerrahisi: Kaslara ve tendonlara uygulanan gevşetme ameliyatlardır. Alt ve üst ekstremitede uygulanır. Genellikle çok seviyeli olarak tek seansta planlanan tüm gevşetmeler yapılır. Takip eden süreçte hızlıca fizik tedavi uygulaması başlatılır.
Kemik cerrahisi:
Femur(uyluk) kemiğinde daha fazla olmak üzere alt ekstremite kemiklerinde oluşan deformiteler düzeltilit. Ayrıca dizini tam düzeltemeyen çocuklarda da kemik cerrahisi ile diz hareket açıklığı kazanılabilir.
Çoğu hastada yumuşak doku ve Kemik cerrahisi aynı seansta uygulanır. Eş zamanlı yapılması gereklidir. Cerrahi süre uzasa bile tek seansta büyük cerrahi girişim tercih edilir. Tekrarlayan küçük cerrahiler rehabilitasyon sürecini daha fazla kesintiye uğratacağı için tercih edilmez.
Ekstremite cerrahisi sonrası alçı uygulanan çocuklarda fiziksel kapasite azalır. Alçı sonrası ve kemik iyileşmesini takiben YOĞUN FİZİK TEDAVİ programı ile hasta ameliyat öncesi seviyesinden daha iyi fiziksel kapasiteye çıkarılır.
Kalça cerrahisi: Kalçayı içe çeken (adduktor) kasların aşırı aktivitesi ve femur anteversiyon açısının (bacakların içe dönük olması) fazlalığı sebebi ile SEREBRAL PALSİLİ BİREYLERDE KALÇA ÇIKIĞI DAHA SIK OLUŞUR. Bu yüzden serebral palsinin ağırlığına bağlı olarak hastalar Pelvis röntgeni ile takip edilir. Kalça ekleminde olumsuz değişiklik tespit edilir ise acilen müdahele edilir. Kalça problemlerinde cerrahi müdahele için yaş sınırı söz konusu değildir.
Omurga cerrahisi:
OMURGA DEFORMİTESİ SEREBRAL PALSİLİ BİREYLERDE DAHA SIK GELİŞİR. Omurgadaki eğrilik bireyin oturma ve vucut dengesini bozar. Eğriliğin çok ilerlediği hastalarda göğüs kafesi ve karın içi hayati organlar olumsuz etkilenir. Omurga ortezleri ile kontrol edilemeyen eğriliklerde Cerrahi tedavi uygulanır. Uygulanan cerrahi tedavileri takiben Fizik tedavi tekar devreye girer. Hasta iskelet erişkinliğine ulaşana kadar takip edilmelidir. TEKRARLAYAN CERRAHİ TEDAVİ GEREKEBİLİR.